17 Şubat 2006

Hayata bakış açısının aşırı genişliği..

...herşeyde gülecek bir yan bulmak olarak tezahür ediyor. 13 günde önce ananemi kanserden, ardından kankamı aşırı dozdan, peşinden dedemi ananemsizlikten kaybettim. ağladım sızladım yas tuttum üzüldüm her insan gibi, ancak en çok da şaşırdım, güldüm, iyi niyetli olduğumu bilmesem rahatsız olucam bu halimden... aktarayım:

ananemi kaybettik, bekleniyordu zaten, anne dağınık teyzeler iptal biz torunlar zaten bitik... rahat anlatıyor oluşumu güçlü karakterime verin, kızmayın, başka türlü adapte olamıyor insan hayata. ananemi sabah tabutuna koyduk, yıkamaya götürücez, yüklendik koyduk cenaze arabasına, bindim bende arkaya gidiyoruz... kafayı bi eğdim, önümde bir terlik. montuma yapışık duruyor ananemin kumaş terliği... nerden gelir nasıl gelir o terlik oraya, belli değil. gaslhaneye geldik, indik araçtan ben duruyorum böyle elde pembe bi terlik napıcam lan ben bunu? soktuk cebe...

bu arada imamımız görünüm olarak biraz enteresan olsa da düzgün efendi bir adam... gibi duruyormuş aslında kazın ayağı öyle değilmiş... evin önüne gidilecek selamlık alınacak dedi, peki dedik biz dinsiz imansız zındık gençlik olarak yol yordam bilmeyiz çünkü... babam da amcalarım da çok farklı değildir hani. gittik evin önüne, bizim düzgün görünümlü imam takkeyi kafaya geçirdiği gibi boyut atladı, pokeimam oldu. bir vaazlar bir tonlamalar aman allahım kabus gibi, bi de hikaye anlatmaya başladı ki ders alayım desen ders alamassın, peygamberin hadis i şerifi desen o da değil, komple sıkma bi hikaye. adamın biri camiye girmiş ceketi yanına koymuş namaz bitince bakmış ceket yok, camiden çıkmış sormuş benim ceketi alan nereye gitti demiş göstermişler aha sola gitti, bizim ceketsiz sağa gitmiş mezarlığın önüne oturmuş, demişler kovala? demiş eninde sonunda bu mezarlığa gelecek. aman da ders alalım. lan de işte hepiniz öleceksiniz, yok. illa hikaye. hele ki o tonlamalar... allahım fıkra gibi oldu zaten hikaye millet gülmeye başlayacak nerdeyse. annem o sinirle atlayacaktı ki imamın üzerine zor tuttuk, kendisi çekicinin camından aşağı polis almış bir insandır, şaka olmaz...

camiye gittik, imam yine atladı şahsına özel boyutuna, bu sefer de adamın teki çorap bile götürememiş öbür dünyaya, onunla ilgili bi hikaye. annem inceden alev almaya başladı ki babam hocaya el kol falan kısa kesti adam allahtan, annem sinir krizi halinde "bu adam bu gece gelmiyor duaya, alayınızı zgerim" özetli tümceler sarfediyor...

geldik mezarlığa, defnediyoruz artık son perde... mezara yardıma bir adam indi ki... siyah pardesü, fötr şapka, ahanda dedim "ruhunu bana sat seni zengin edeyim" diyecek şimdi. tam bir film noir şeytanı. bi de imamla ağız dalaşına girdiler, olacak şey değil, şeytan da bizim akraba çıktı, ya indan bi aynaya bakar evden çıkarken, panayıra mı geliosun ulan, siyah giyincen cenazeye tamam da bi adabı olmalı...

daha aklıma gelirse bişeyler sokarım yazının peşine, saçma sapan bir sürü detay. ben bi bunları görüyorum, bunlar me beni buluyor yılalrdır böyle bu, hayatım en uygunsuz zamanlarda en acaip olayları yaşayarak geçti... izlemede kalın diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.