01 Haziran 2006

24..

following takes place between 00:00 a.m. and 01:00 a.m. (hastasıyım!)
lost'u yiyim diyorum esasen, böyle bir realite var; beş sezondur gazından tek bir baloncuk kaybetmemiş bir dizi.. jack bauer denen aslan parçası, vur kır parçala bu maçı kazan mantığıyla, her yeni sezonda bir günü bize 24 haftada yaşatıyor, tek gün içinde ohha olaylara şahit oluyoruz, vay anasını diyoruz, öbür haftayı iple çekiyoruz..
ya daaaaa,
**
birinci sezon "neymiş lan bu" diye başına çökülür dizinin, dokuzuncu bölüm dahil pazar günleri kahrolur, eve nasıl gidildiği belli değil, hatta pek çok pazar dizi kaçmasın ne olur ne olmaz kabilinden evde zehrolur; neymiş, abi çok gaz bi anda bırakmış geçen hafta.. derken kardeş müjdeli haberi verir: ağbiiiiii, hede kardeş almış birinci sezon dividileri, hafta sonu bizdeee!"
dalıverilir dvd ortamının büyülü dünyasına, uyku uyumadan birinci sezon hatmedilir, oh ne güzel memleket oluverir.. anne baba eş dost her hafta türkçe altyazılı kasıcam derken, kolej mezuniyetine dua edilir, sekizinci henri için mevlüt okutulur falan..
lakin alır mı bir düşünce bünyeyi: o sırada gavuristanda ikinci sezon oynamaktadır işte, ne yapmalı ne etmelidir? gene kardeş muştular: "ağğbiiii, hödö arkadaşımız her hafta gelişine indiriyomuş diziyi, hem de reklamlarından arındırılmış bişekilde, aha da ftp adresi, bunlar da user pass!"
ertesi gün bir hışımla bahsi geçen ftp'ye işyerinden dalınır, zira evde halihazır dialup kullanılmaktadır, o tek bölüm gelesiye üçüncü sezon oynar biter amarikalarda, işyerinin külli miktarda internet bağlantısı çetrefilli yollarla sömürülür, gece nadasa bırakılır makina falan; ama önü arkası 9 bölüm bişi oynamıştır oralarda da, makus talih, seyretmeden beklenir.. biter nihayet bir gün gösterim, son bölüm de indirildikten sonra gene haftasonu evde çökülür makinanın başına, pazartesi manyak gözlerle işe gidilir.. herkesten kıllanılmakta, her lafın arkasında bir ibnelik bir puştluk aranmakta, selam verene dik dik bakılmaktadır müteakip bir hafta boyunca..
velhasıl, üçüncü ve dördüncü sezonlar da bu akıbette bünyeye nakşedilir..
**
ne demiştik, beşinci sezon.. evet, bunun da geçtiğimiz pazartesi son baytlarını indirdik, desktopta bir prequel 24 de bölüm olmak üzere, bu haftasonu girişilmeyi bekleyen 8,34 cigabayt çapında bir dosya bulunmakta.. trinitron monitörümün ve kelek hoperlörlerimin senede bir hayrını göreceğim bu haftasonunda, telefonlara bakılamayabilir, dertlilere deva, borçlulara eda sağlanamayabilir, şimdiden özür dilerim..
cumartesi, saat 14:00 itibarıyla, sanırım ağzımdan aynı sözler dökülecek bauer amcamızla birlikte:
"this is the (fifth) longest day of my life.."
rabbim beterinden saklasın, amin..

2 yorum:

  1. sonu yok tabi de, güzel olan tarafı o, sonu olmaması.. her sezon yeni bir heyecan.. haftasonu yaklaştıkça damarlarımdaki 24 enzimleri daha bir deli oluyor, çılgın atıyor:)

    YanıtlaSil
  2. Şimdi işin ilginç yanı bu sonu olmayan dizilerin hayatımıza kazandırdıkları da var...

    Hor görmeyelim lütfen...

    24:CTU ringphone melodisi ceplere , çok parası olan cisco ip phone alıyor.

    Ajan Bauer çantası "jackpack" bilen bilir.

    Ford `un ülkemizde kamyon ama adamların ülkesinde SUV diye kullandıkları acubik aletler.

    Kevlar yelek (aldım evet)

    Sigsauer marka tabanca (yemedi almadım)

    Kulak içi telsiz. (cep telefonu bluetooth için böyle şeyler yapmalılar)

    Evet evet iyi ki 24 var , iyi ki cnbc-e var...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.