08 Aralık 2015

kevin..

kendisi ile ilk olarak 2006 yılının mart ayının onbirinci gününde, hamburg’da tanışmıştık.. ellisini aşalı epey olmuş, ingiliz olduğu beşyüz metreden bağıran ince uzun yapılı, eli yüzü düzgün bu adamcağız gayet sakin bir şekilde, david gilmour’un konser vereceği mekanın kapısında karaborsa bilet satıyordu. konser başlamadan iki dakika önce kayboldu, yerlerimize geçerken arkadaşı sahne önü birinci sırada koridor başındaki koltukta orkestra elemanları ile selamlaşır halde bulduk. hatta dave sahneye çıkıp yerine geçerken ufaktan bir selam çaktı abiye, belli ki abi alelade bir karaborsacı değil, başka bişey..

konser boyunca arada abiyi de izledim. hepimizden daha heyecanlı izledi, hop oturdu hop kalktı, fakat baba son soloyu atarken kayboldu! bulmamız uzun sürmedi, dışarıda işportacılar arasında yerini almış, tişört satıyordu. bu sefer beklemeye karar verdim ve ahali dağılınca elemanla sohbete giriştim. meğer birkaç yıl önce emekli olmuş, çoluk çocuk zaten hepsi kendi hayatlarını kurmuşlar; bu eleman da uzun yıllardır hayranı olduğu roger ile david’in konserlerini takip etmeye başlamış. adam resmen hayalimi yaşıyor! konserler john carin’in her ikisinin orkestrasında as eleman olması nedeniyle çakışmadığı için de, o da bu sayede hiçbirinin konserini kaçırmadan peşlerinde dünyayı dolaşıyormuş. ve tabi ki böyle bir bohem hayatı ingiliz dahi olsa emekli maaşı ile karşılayamayacağı için konserden önce karaborsacılık, bitiminde ise tişört falan satarak para kazanmaya çalışıyormuş. O sıralar roger waters istanbul konseri henüz official değil fakat bende insider bilgi gırla, “istanbul’da görüşürüz o zaman” dedim. önce inanamadı, ama yine de telefonlarımızı aldık, görüşmek üzere dedik ve ayrıldık..

haziran ayının ondokuzu olduğunda elemanı aradım, fakat telefonuna ulaşılamamakta idi.. herhalde gel-e-medi diye düşündüm, kendimi ertesi günün heyecanına bıraktım..

konser günü sırada beklerken, tam da pinkfloydturk.net admini okan’a hamburg’da böyle böyle bi adamla tanıştım diye anlatırken bir de baktım eleman karşıdan bana doğru geliyor! “telefonum bozuldu, numaranı kaybettim, arayamadım seni” diye af diliyor koca adam, akşam fırsat olabilirse beni de roger’ın yanına sokmaya çalışacağını, birkaç hafta sonra roger’ın verona’da konser vereceğini, konserin kendisinin 66. roger konseri olacağını ve o gün 66 yaşına basacağını söyledi ve benim de orada olmamı istediğini söyledi, yine kalabalığın arasında kayboldu. konser çıkışında ise bizim açlar herhalde kendi işporta alanlarını yedirmediler, göremedim. zaten kalabalık bir ekiple idim ve bel ağrısı ile kıvranmakta olduğum bir 3 saat sonrasında daha fazla arayamadım, uzadık..

birkaç zaman sonra aklıma geldi, roger’ın o verona konseri ile ilgili videolara bakındım ve gördüm: roger adamın doğum gününü sahneden kutladı! o tarihte şak diye çıkan video aradan geçen yılların neticesinde diplere gömülmüş sanırım, bi on dakika kadar aradım bulamadım, olur da bulursam editler koyarım linkini..

aradan dokuz yıl geçti, ve rabbim arada iki roger konseri daha nasip etmiş idi fakat kevin emmiyi bir daha görmek nasip olmamış idi, ben dave’in floransa konserine bilet aldım, atladım gittim, tee oralara konser için gelmiş bir floydian kardeşimle konseri seyrettim, konser bitimi tabanvay şehre dönmeye başlamışken ve dahi tam da elemana “vaktiyle hamburg’da bi elemanla tanıştım” diye tam da kevin’i anlatırken bir de baktım bizimki 5 euroya iş bu yazıyı süsleyen posteri satıyor!

beni gördü önce tanıyamadı, sonra gözleri büyüdü, “ben hamburg’daki türk elemanım” deyince jetonu tam olarak düştü, ne yapacağını bilemedi, sonra kendine gelip “şu an satış yapıyorum az bekle konuşuruz” gibi bişey dedi, gülümseyerek elindeki posterlerden birini uzattı “hediyem olsun” dedi, ve dahi yine kalabalığa kapılıp kevin emmiden bir daha karşılaşacağımız güne kadar ayrıldık..


inşallah kevin emmi ile bir sonraki karşılaşmamız yine bir dave konserinde ama bu sefer istanbul’da olur.. rabbim bu bohemimsi ingiliz emmiye uzun ömür versin, roger ile dave müzik yaptıkça o da onları takip edebilsin inşallah.. bize de kıyısından köşesinden, hepsine olmasa da birr kaçında karşılaşabilmeyi nasip etsin, amin:)